30 Haziran 2011 Perşembe

Tıraş ürünlerinin cicileri ve kakaları

Şimdi, artık ıslak tıraşa iyiden iyiye yöneldiğinize göre, kullanılabilecek tıraş malzemelerini incelemenin, artılarını, eksilerini görmenin zamanı geldi. Esprili bir dille ciciler, kakalar olarak adlandırdığım bu ürünlerin bazılarını ülkemizde bulabiliyorken, bazılarını bulamıyoruz. Genel olarak nereden ne temin edilir gibi konuları da yakın zamanda işleyeceğim. 

O kadar yazımdan sonra artık iyi tıraşa ilginizi giderek arttı değil mi?

Hadi ama daha fazla nazlanmayın artık

Hemen başlayayım


Kullan at tıraş bıçakları: 



Bunlar kağıt üzerinde en ucuz gibi görünen, bulunması en kolay, kalite olarak en kötü tıraş gereçleridir. Rezaletten, kötüye giden kalitedeki plastik gövdeleri, sabit ya da oynar kafalara sahip olabilir. Tek bıçaktan 6 bıçağa kadar olabilirler, hiç merak etmeyin yakında 7-8 jileti de geçecektirler. 

Permatik tek jiletli, fakat ancak  kurban bıçağıyla tıraş olmanın verebileceği kadar keyif verebilen tıraş bıçaklarına sahipken, gillette, wilkinson gibi firmalar her yöne oynar başlı, kaydırıcı bantlı, kaplamalı çok sayıda jiletlerle göz boyamaya çalışırlar. Ama sonuçta hepsi aynıdır, keyifli ya da çok temiz bir tıraş sağlamazlar. Kısa ömürlüdürler. Cildi tahriş ederler. Permatik ve benzerleri ilk tıraşta dahi rezaletken, gillette' in üst serileri ilk 2 tıraş iyi gibi görünür, sonra hemen kalite düşer, zaten böyle olması amaçlanarak üretilmişlerdir. Olabilecek en tatsız tıraşı sağlamalarının yanında, pratikte tıraş başına maliyetleri yüksektir, ayrıca plastik gövdelerinin doğayı kirletmesi de cabası. Her yerde kolayca bulunmaları dışında bir olayları yoktur.

Artıları:
+hemen her yerde bulunabilmeleri

Eksileri:
-tıraş başına yüksek maliyetleri
-kısa ömürlü olmaları
-çevreyi kirletmeleri
-çabuk tıkanmaları
-kötü, kalitesiz ve zevksiz tıraş sağlamaları
-özellikle ucuz olanlarının tahriş edici kötü bıçakları
-kullandıkça kötüleşen tıraş kalitesi

Sonuç: ÇOK KAKA


Kartuşlu tıraş bıçakları: 









Bunlar kullan at tıraş bıçaklarından sonra konforda ciddi artış sağlasalar da, hala geleneksel ıslak tıraş ekipmanlarının verdiği konfordan çok uzaktırlar. Eski modeller metal gövdelere, güncel modeller plastik gövdelere sahiptir. Dolayısıyla ele daha oyuncak gibi gelirler. 2 bıçaktan 5-6 bıçağa kadar olanları vardır ve sürekli markalar arası bir bıçak sayısı arttırma rekabeti vardır. Piyasadaki lider bariz Gillette' tir. Bıçak sayısı arttıkça tıraş kalitesi artmamasına rağmen, insanlar bir zamanlar fotoğraf makinelerindeki megapiksel savaşına kandıkları gibi, burada da bu oyuna gelmektedirler. 

Bu tip tıraş bıçakları; kaplamalı bıçaklar, favori düzeltme bıçakları, kaydırıcı, nemlendirici ve gerdirici bantlar gibi pek çok lükse sahiptir ancak bunların getiriden çok götürüsü vardır. En başta bu bantlar çok kısa ömürlü olacak şekilde üretilir. Özellikle mach 3, fusion gibi makinelerde tıraş bıçakları ilk tıraşta yüzünüzde adeta kayarken, birkaç tıraş sonrasında bantlar hemen özelliğini kaybeder ve jiletler keskin olmasına rağmen, kafadaki bu bantlar kuruduğundan tıraş olmak son derece rahatsız edici hale gelir. Tıraş başlığı yüzünüzde kaymaz, takılır kalır. Ayrıca daha kötüsü; sözde daha yakın tıraş sağlayan bu gerdirici bantlar, sakalı çok fazla yukarı gererek dipten kesilmesine neden olur. Sonuç olarak eğer açılı ya da tersten tıraş oluyorsanız çok yüksek ihtimalle kıl dönmesi sorunu yaşarsınız. Bu tip makineleri kullanıyor ve sürekli kıl dönmesinden şikayetçiyseniz en büyük sorumlunun bu makineler olduğunu bilin. 

Bunları geçersek kesme korumalı sistemleri yüzünden bu tip tıraş bıçakları agresif kesiciler değildir, dolayısıyla tıraş olurken yüzünüze bastırmanız gerekir. Tek seferde kesinlikle tüm sakalı alamazlar ve sürekli aynı yerden geçmek zorunda kalırsınız. Eğer kafadaki bantlar da eskimişse, bu iyice tatsız ve tahriş edici bir durum olur. Bu da yetmezmiş gibi başlığa çok fazla bıçağı sıkıştırmak için bıçak aralarını az tuttuklarından sürekli tıkanırlar. İki yüzünüze sürer, suya tutarsınız, bezdirir. Özellikle wilkinson quattro bu konuda sabıkalı bir üretim fiyaskosudur. 

Bu makinelerin en büyük problemi maliyettir. Ciddi anlamda pahalı değil, aşırı pahalıdırlar. Ki bu makinelerin olayı budur. Gövdeleri ucuza yanında 1-2 kartuşla birlikte verilir. Ama iş yeni kartuş almaya geldiğinde birkaç kartuşa 10-20 lira para vermek zorunda kalırsınız ki bu bir soygundur. Pek çok kişi bu soygunu kendine yedirebilmek için ama bunlar çok dayanıklı ben bir kartuşla 2 ay tıraş oluyorum der. Evet o arkadaşın tıraştan anladığı kirli sakallı görünmemektir çünkü o kadar. Ne temiz kesim, ne rahat kesim, ne yakın kesim mümkün değildir 2 ay boyunca. Sürekli siyah siyah sakal uçlarıyla dolaşır ve tıraş olduklarını zannederler. Gerçek şu ki, şu an en iyileri olan fusion dahi 1 hafta-10 günden sonra ciddi verimsizleşir. Bu gereçlerin en büyük kozu kullanımlarının rahatlıklarıdır, başka da bir olayları yoktur.

Artıları:
+hemen her yerde bulunabilmeleri
+kullanımlarının çok kolay olması
+kullan at'lara göre daha kaliteli olan bıçakları
+ortalama üzeri tıraş kaliteleri
+kendinizi kesmenin neredeyse imkansız olması
+çok hızlı tıraşa imkan vermeleri


Eksileri:
-tıraş başına çok yüksek maliyetleri
-kısa ömürlü kartuşları
-çevreyi kirletmeleri
-çabuk tükenen bantları dolayısıyla vasat ve zevksiz tıraş sağlamaları
-temiz tıraş için aynı yerden defalarca geçme gerekliliği
-kıl dönmesi yaratma riski
-tıraş başlıklarının çok çabuk tıkanması ve tıraş sırasında sürekli temizlenme gerektirmesi
-kullandıkça kötüleşen tıraş kalitesi 
-üreticilerin daha yeni modellerini çıkardıkça, eski modellerine parça üretmeyi bırakması/azaltması sonucu sizi sürekli daha yeni ve pahalı olana zorlaması


Sonuç: KAKA



Jiletli Usturalar:







İşte nihayet daha özelleşmiş gereçlere geldik. Bunlar hemen her berberin kullandığı, bildiğiniz yaprak jiletin ikiye bölünerek, tek tarafının takılıp kullanıldığı tıraş gereçleridir. Ülkemizde genelde en üst resimlerdeki basit ve pek kaliteli olmayan versiyonları bulunabilirken, yurt dışında aşağıdaki çok daha kaliteli, çelik yapılı, gerçek usturaya daha yakın ağırlık, denge ve tasarımlarda olan, kendi özel markalarının jiletlerini kullanan çok kaliteli modeller de vardır. 

Jiletli usturalar yurt dışında genellikle "disposible blade straight razor" ya da kısaca "shavette" adıyla geçer. Shavette aslında kaliteli çelik usturaları da olan alman Dovo markasının ünlü bir jiletli ustura modelidir. 

Jiletli usturaların en ucuzunu da alsanız, en pahalısını da alsanız iki önemli avantajları vardır. Birincisi pratiklik, ikincisi çok yakın tıraş. Taktığınız her jiletle 2-3 güzel tıraş olabileceğinizi ve bir yaprak jiletle toplamda 4-8 tıraş olabileceğinizi düşünürseniz; fusion, mach 3 gibi makinelere verdiğiniz paralar soygun gibi gelecektir. Daha ne istiyorsunuz hem çok daha iyi, hem de çok daha ucuz tıraş.

feather markasının bu tip jiletli usturaları için çıkardığı kendi özel ustura jiletleri, şu an dünyadaki tıraş için bulunan en keskin jiletlerdir. Keskin jilet her ne kadar kesik, tahriş riskini getirse de, çok yakın ve pürüzsüz tıraş kaçınılmazdır. 

Jiletli usturalarla genel olarak çelik usturayla aynı şekilde tıraş olunur; tıraş ettiğiniz bölgeyi diğer elinizle iyice gererken, 30 derece civarı bir açıyla kesimi yaparsınız. Cildinize değen tek jilet olduğundan kıl dönmesi riski çok düşüktür. Tekniğiniz gelişince hiç tahrişsiz, çok temiz tıraşlar olabilirsiniz. En büyük kozları tıraş başına maliyet düşüklüğü ve olabilecek en yakın tıraşı sunmalarıdır.

Artıları:
+nispeten kolay bulunabilir olmaları
+olabilecek en yakın ve temiz tıraşı sağlamaları
+tıraş başına çok düşük maliyet
+piyasada bulunan onlarca farklı marka jileti deneyerek yüzünüze ve sakalınıza en uygun olanı bulma imkanı
+tıkanma problemi olmaması
+kıl dönme probleminin olmaması
+küçük ve hafif yapılarıyla seyahatlerde avantaj sağlamaları
+basit ve pratik yapıları
+favori, top sakal gibi kısımları kolayca ve mükemmel şekillendirme avantajı
+her seferinde aynı kalitede tıraş


Eksileri:
-kullanımlarının tüm tıraş gereçleri içerisinde en zor olanı olması
-belirli bir öğrenme süreci gerektirmeleri
-tam hakim olana kadarki süreçte konforsuz ve tahrişli tıraşlar
-çelik usturalara göre daha az konforlu olmaları
-potansiyel kesikler
-hassas bir el gerektirmesi
-tamamen açık jilet tıraşı olmasından dolayı her gün düzenli kullanımda cildi yorma ihtimali
-kaliteli modellerin oldukça pahalı olması ve ülkemizde bulunmaması
-yavaş tıraş


Sonuç: CİCİ


Çelik usturalar:



Ustura; erkeklerin sakallarını düzenli tıraş etmek için kullandığı en basit, fakat en mükemmel gereçlerden birisidir. Tıraş olmanın ilk nerede, ne zaman ve neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor, ancak temel nedeninin kesilmezse boyu bir metreyi geçen sakalın kişinin hareket kabiliyetini engellemesi olduğu açıktır. Antik çağlarda Romalılar vücut kıllarını kesmenin aykırı ve yanlış bir hareket olduğunu düşünürlerken, gelişmiş Mısırlıların vücut kıllarına sıcak bakmadığını biliyoruz. Gelişmiş bir medeniyet kuran Mısırlılar vücuttaki kılların kaba ve ilkel bir görünüme neden oldukları, sadece barbarların ve vahşi hayvanların kıllı olması gerektiğini savunan düşünceleri vardı. Medeni bir insan vücut kıllarından arınmış ve temiz olmalıydı. Ayrıca o dönemlerde sabun kolay kolay elde edilen bir şey olmadığından, uzun saç ve sakalla uzun süre temizlik sağlanamıyordu. Bu sebeple mısırlılar bütün vücut kıllarına tıraş etmeye başladılar. Buna saçları da dahil. Bugünün aksine o zamanlarda temizliklerine çok önem veren mısırlılar günde bir kaç kere yıkanırlardı ve kadınlarla çocuklar dahil olmak üzere herkes kafasını tıraş edip, peruk takarlardı. Büyük İskender; hem savaş sırasında rakibe sakalı tutma imkanı vererek kişiyi zor durumda bırakması, hem de sakalsız suratın daha düzgün göründüğünü düşündüğü için erkeklere düzenli tıraş olmayı emrettiği bilinmektedir.

İlk çağlarda daha doğru dürüst alet kullanımı yokken, erkekler sakallarını yolarak  temizliyorlardı. Kısa bir zaman sonra bunu deniz kabuklarını cımbız gibi kullanarak daha hızlı yapabilmeye başladılar. Ancak bu yavaş ve acılı bir yöntemdi. Ateşin keşfi sonrasında ise artık sakallarını yakarak kısaltabiliyorlardı. Ardından volkanik bir cam türü olan obsidiyen' in keşfedilmesiyle sakallar ilk kez temiz olarak kesilmeye başlandı. Küçük çekiç darbeleriyle kırılarak kesici bir ağız oluşturulabilen obsidiyen; çok sert yapısından dolayı iyi bir kırıkla çok keskin bir ağız alıp, çok iyi tıraş edebiliyordu. Ancak metal kullanımı geliştikçe obsidiyenin yerini  bronzdan  yapılmış usturanın ataları aldı. Bizim bildiğimiz anlamdaki usturaların kullanım ise yaklaşık olarak 1500' lerde başladı. Güncel şeklini 1700' lerde aldıktan sonra pek değişmeyen ustura, 1900'ler başında nihai şeklini aldı ve bugüne kadar hemen hemen şekil ve yapı olarak hiç değişmeden geldi. Yapılan değişiklikler kullanılan çeliğin tipi ya da sap materyalleri şeklinde oldu. Eskiden kemik, fildişi, gibi pahalı ve çalışması zor materyaller kullanılıyorken, bugün genellikle ustura sapları yapay sedef, kemik görünümlü plastik ve ahşaptan yapılıyor. Bu durum; bu yeni malzemelerin hem daha ucuz ve kolay kullanılabilir olmalarından, hem de daha uzun ömürlü ve stabil olmalarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla kötü bir şey değil.

Konuya çelik olarak bakarsak, modern anlamda çelik kullanan usturaların hepsi başlarda saf karbon çeliğinden yapılmaktaydı. Karbon çeliği, içerisinde arındırılma işlemi sırasında geride kalmış çok az ekstra elementleri saymazsak, yapısında sadece demir ve karbon bulunduran çeliklerdir. Karbon; çeliği çelik yapan ve sertlik, kırılganlık, sağlamlık veren yegane alaşım elemanıdır. Çelik alaşımı içerisindeki karbonun miktarı arttıkça çelik daha sert ancak kırılgan bir hale gelir. Bu kırılganlık bir nebzeye kadar ısıl işlemlerle azaltılabilse  de has karbon usturalar hala çok kırılgan yapıdadırlar ve yere düşürdüğünüz anda tuzla buz olma riskleri vardır. Karbon çeliğinin en büyük özelliği; saf ve sade yapılı olmasından dolayı çok ince bir ağız oluşturacak şekilde bilenebilmesi ve dolayısıyla çok keskin olabilmesidir. Gerçekten de üretilen ustura tipleri içerisinde en keskin olanları saf karbon çeliğinden olanlarıdır.

Karbon çeliğine, belirli bir oranın üzerinde krom, nikel gibi alaşım elemanları katıldığında çelik paslanmaya dirençli hale gelir. İşte paslanmaz çelik dediğimiz budur. Özünde yine paslanır, ama dirençli olduğundan çok daha uzun sürede ve az miktarda. Paslanmaz çeliklere çoğu zaman dengeleyici başka alaşım elemanları da katıldığından, çelik kırılmaya daha dirençli ve daha tok yapılı hale gelebilir. Ayrıca körelmeye karşı daha biraz daha dayanıklıdır. Ancak çeliğin homojenliği azaldığı için asla bir saf karbon çeliği kadar keskin bir kesici ağız veremez. Dolayısıyla paslanmaz çelik usturalar, karbon çeliği usturalar kadar keskin olmaz. 

Günümüzde çelik teknolojisinin gelişmesi ve daha modern, özel alaşımlı çeliklerin yaratılmasıyla takım çelikleri gibi çok sağlam yapılı, dirençli ve tok çelikler üretilmiştir. Bunların içerisinde molibden, vanadyum, titanyum, tungsten, kobalt gibi çeliğe  ısı, darbe, aşınma direnci veren alaşım elemanları bulunur. Bu çelikler üstteki iki çelik tipinden çok daha sert yapıda ve tok yapıda çeliklerdir. Dolayısıyla körelmeleri oldukça uzun zaman alır. Ancak bu kadar fazla alaşım elemanın çeliğe katılması, çeliğin homojenliğini iyice azaltır. Her ne kadar üretim yöntemleri çok gelişmiş olsa da herhangi takım çeliğinden yapılmış bir usturanın iyi bir karbon çeliği ustura gibi keskin olması imkansızdır. Mümkün değildir. Ki zaten takım çeliğinden usturaları sadece birkaç ufak üretici ya da özel yapımcı üretiyor.

Birkaç asırdır kullanılan ustura, şüphesiz başarılıdır ki bugün hala üretilmektedir. Şu an özel bireysel yapımcıları saymazsak dünyada lider durumda olan üreticiler alman Dovo ve fransız Thiers Issard' dır. Bu iki markaya ve usturalara ileride çok daha detaylı değineceğim, ama şimdi kısaca usturaları inceliyoruz. 

Gerek eskiden üretilmiş olsun, gerek güncel üretilen bir model olsun üretilen usturaların çok büyük bir kısmı keskinlik avantajından dolayı karbon çeliğinden yapılmaktadır. Paslanmaz çelikten yapılan usturalar ise çok daha az oranda üretilmektedir. Karbon çelik usturalar paslanmaya çok müsaittir ve kesinlikle nemli bırakmaya gelmezler. Her tıraş sonrası iyice kurulanmalı ve uzun süre kullanılmayacaksa ince bir yağla yağlanmalıdırlar.  Paslanmaz çelik usturalar ise bakım gerektirmezler, düzgünce kurulamak yeterlidir, ki zaten paslanmaz çelik usturaların üretilmesinin tek olayı budur. Yoksa ustura özünde karbon çeliğinden olur. Çünkü temiz tıraş için olabilecek en yüksek keskinlik yakalanmalıdır.

Gelelim usturanın özelliklerine. Yapı ve görünüş olarak jiletli usturalar ile çelik usturalar çok benzer olmalarına rağmen pek çok yönden ayrılırlar. Çelik usturalar tek bir parça som çelikten imal edilmiştir. Dolayısıyla jiletti, kartuştu derdi yoktur. Bir kere alırsınız, ömrünüzün sonuna kadar bileye bileye kullanırsınız. Yani ilk alış sonrası maliyet sıfırdır. Çelik usturalar ağır ve tok yapılıdır. Ele güzel bir his verir. Ağırlıkları iyi bir stabilite sağlar ve tıraş olmayı sandığınızdan daha kolay hale getirir. Ayrıca usturanın ağzı daha sonra anlatacağım pek çok taş ile iyice bilenip, parlatıldıktan sonra, deri kayışta güzelce kayışlanır. Bu işlem kesici ağızdaki ancak mikroskopla görünebilen, kılağı dediğimiz küçük pürüzleri düzeltir ve ağzı pürüzsüz hale getirir. Peki bu bize ne olarak döner? Yağ gibi akan bir kesici ağız olarak. Gerçekten de iyi bilenmiş ve kayışlanmış bir usturayla tıraş olmak son derece rahat, kolay ve konforludur. Fakat usturanın bilenmesi, kayışlanması çok teferruatlı iştir. Bunları hep sonra anlatacağım. 

Bakınca oldukça uğraşlı görünüyor. Bilemek, kayışlamak, yağlamak vs. Evet doğru ustura kesinlikle tembel, uğraşmayı sevmeyen insanların kullanacağı bir alet değildir. Bu durumda onların yardımına jiletli usturalar koşar. Çok iyi bir bileyici dahi olsanız ustura bilemek oldukça yüksek tecrübe ve teknik gerektirir. Herkes yapamaz. Usturayı bilemek için gereken iyi taşlar ve kayışların hiçbiri ülkemizde bulunmaz. Karbon çeliğindense usturanıza gerekli özeni göstermezseniz kolayca paslanır ve temizlik gerektirir. Peki madem bu kadar uğraşlı neden hala üretiliyor ve kullanılıyor?

Hımm, bunun pek çok nedeni vardır. Birincisi ustura; koşullar tam olduğunda çok konforlu, rahat ve jiletli usturadan sonraki en yakın tıraşı sağlar. Bazıları çelik usturanın tüm gereçler arasında en yakın tıraşı sağladığını iddia etse de, ben öyle düşünmüyorum. Bugün feather gibi üreticilerin jiletlerinin keskinliğine, çelik usturada elde bileyip, kayışlayarak ulaşmak mümkün değildir. Ama işte o kadar aşırı keskinlik de iyi değil. Jilet aşırı keskin olduğunda sürekli ete saplanmak ister. İdeal bir jilet ne ete dalmak isteyecek kadar aşırı keskin olmalı, ne de yağ gibi kaymayacak kadar kör olmalıdır. İşte usturanın kozu budur. Öyle bir keskinliğe gelir ki, ne kördür, ne aşırı keskin. Tam idealdir. Onu özel yapan da budur. Buy sayede 1 ya da 2 perde tıraşla çok konforlu ve temiz tıraş sağlar. 

Ustura tıraşını cildinizi gererek yaparsınız. Bu; açık kesici ağzın yumuşak cilde saplanmaması için bir zorunluluktur. Ayrıca bu gerdirme daha sıkı ve düzgün bir güzel oluşturarak tıraşı kolaylaştırır. Gerdirme sırasında kıllar daha iyi ortaya çıktıklarından tıraş da çok daha yakın ve pürüzsüz olur. 


Usturayı çekici yapan bir diğer unsur o geleneksel yapısıdır. Yani geleneksel tıraş dedim durdum, geleneksel tıraş malzemelerinin en hası çelik usturadır. Dedeniz, hatta onun dedesi neyle tıraş olduysa sizde onunla tıraş oluyorsunuzdur. Usturayı tıraşa hazırlamak, tıraş olmak, tıraş sonrası bakımını yapmak bir seremonidir adeta. Ayrı, özel bir hissi vardır. Tıraşa özen, kullandığınız gerece saygı duyarsınız. Şimdiki plastik tıraş bıçakları gibi tıraşı bir zorunluluk haline getiren basit bir aracı gereç değildir. Evet belki döneminde sadece bir gereçti. Ancak bugün ustura özel bir gereç. 

Bir başka güzellik ise şu an yeni, eski, ya da gerçek antika  olarak edinebileceğiniz onlarca marka, on binlerce çeşit ustura bulunmasıdır. Göreceksiniz ki bu da; kısa zamanda işin hobi ya da koleksiyonculuk yanını ortaya çıkartacak. Erkekler için en güzel koleksiyon objelerinden birisi de usturadır. 1900' lerin başından kalma iyi durumda ama kirli, paslı bir usturayı almak, bunu temizlemek, parlatmak, ağzını düzeltip, tıraş olunacak hale getirmek, işi ilerletip yeni saplar yapmak son derece zevkli ve ucuz bir hobidir. Ayrıca o usturanın size ne kadar güzel bir tıraş verdiğini görünce verdiğiniz emeğin güzel şekilde karşılığını almak işi daha da tatlı yapacaktır. Bugün size muhteşem tıraşlar sağlayacak iyi durumda pek çok kaliteli antika usturayı açık arttırma sitelerinden 30-50 lira gibi rakamlara edinebilirsiniz. Tabi daha ziyade yurt dışından, bizdeki satıcılar, işlevselliğini yitirmiş, mahvedilmiş usturaları o fiyatlara "koleksiyon ürünü" adıyla kakalamaya çalışırlar. 

mükemmel şekilde restore edilmiş bir antika ustura

Her ne kadar bileme için gereken taşlar başta maliyet yaratsa da bunları bir kere alıp yıllarca kullanacağınızı düşünürsek çok sorun değildir. Ayrıca 100 yıllık ya da daha eski bir zamanların çok ünlü yapımcısından çıkma bir usturayla tıraş olmanın zevki de başkadır, söylemedi demeyin. 

Eğer usturanızı sıfır olarak almak istiyorsanız çoğu modeli 80-150 dolar arasına alabilirsiniz. Bu başta yüksek bir rakam gibi görünse de, bir kere aldıktan sonra kırmadığınız taktide bir daha hiç bir masrafınız olmayacağını düşünürsek aslında çok ucuzdur. Bundan sonra artan fiyatlar artık işin estetiğine, sapının süsüne, çelikteki altın boyamalara bakar. Bunlar göze güzel ve estetik görünse de, 300 dolarlık bir usturanın, 100 dolarlık bir usturaya göre tıraş kalitesinde ekstra bir getirisi pek olmayacaktır. Ayrıca 30-50 liraya alacağınız karbon çeliğinden iyi bir antika ustura büyük ihtimalle bugün alacağınız en pahalı modern usturalardan daha iyi tıraş sağlayacaktır. Bu hem benim kişisel, hem de pek çok başka kullanıcının tecrübeleriyle sabittir.

Standart usturaların dışında bir de geleneksel japon usturaları vardır. Aşağıdaki resimde gördüğünüz bu modellerin ağız yapısı farklıdır. Standart usturalar iki taraftan eşit şekilde iç bükey taşlanmış bir çeliğe sahipken, japon usturaları bir taraftan iç bükey, diğer taraftan düz taşlanmış usturalardır. Bu, bilemede kolaylık yaratmasının yanında çok daha yüksek keskinliğe ulaşılmasını sağlar ancak bu usturalar tek taraflıdır. Yani yüzünüze hep tek bir yüzü gelecek şekilde tutarak tıraş olmanız gerekir. İki tarafını da kullanamazsınız. Dolayısıyla kullanımları oldukça zordur. 






Ünlü ustalar tarafından el dövmesi olarak üretildiklerinden fiyatları 250-500$ 'dan az olmaz. Gerek kullanımları, gerek bilenmelerinin zorluğu yüzünden ancak ve ancak kesici alet ve bileme hastalarına önerebileceğim meşakkatli gereçlerdir.

Standart usturaları ise, tıpkı jiletli usturalarda olduğu gibi iki elinizle de değiştire değiştire kullanabilirsiniz. Çelik usturaların, jiletli usturalara göre bir diğer avantajı kesici ağzın daha uzun olmasıdır. Jiletli usturalarda kesici ağzın uzunluğu yaprak jiletin uzunluğu kadar yani yaklaşık 4cm' ken çelik usturalarda bu 7-7,5cm kadardır. İlk başta bu kadar büyük bir kesici alanı yanağınıza yaklaştırmak korkutucu gözükse de bir seferde çok daha fazla alanı tıraş etmek, size daha  tahrişsiz bir tıraş olarak dönecektir.

Özetle; ustura candır, ama has adamın işidir, herkese gelmez.


Artıları:
+jiletli usturalardan sonra olabilecek en yakın ve temiz tıraşı sağlamaları
+çok konforlu tıraş sağlaması
+tahrişsiz tıraş
+daha az perdeyle daha yakın tıraş
+tıraş başına sıfır maliyet
+tıkanma problemi olmaması
+kıl dönme probleminin olmaması
+küçük ve hafif yapılarıyla seyahatlerde avantaj sağlamaları
+basit ve pratik yapıları
+piyasada bulunan onlarca farklı marka yeni ve eski usturaya kolayca ve ucuz yoldan ulaşma imkanı
+zamanla işin hobiye ve/veya koleksiyonerliğe uzanması
+favori, top sakal gibi kısımları kolayca ve mükemmel şekillendirme avantajı
+has bir tıraş aleti kullanmanın verdiği haz

Eksileri:
-kullanımlarının tüm tıraş gereçleri içerisinde en zor olanı olması
-belirli bir öğrenme süreci gerektirmeleri
-tam hakim olana kadarki süreçte konforsuz ve tahrişli tıraşlar
-tıraş sırasında yüksek dikkat gerektirmesi
-potansiyel kesikler
-ilk alımda yanına bileme için alınacak taş ve kayışların ciddi maliyeti
-bilenmesi ve kullanıma hazır hale getirilmesinin oldukça ustalık gerektirmesi
-hassas bir el gerektirmesi
-birkaç ayda bir bilenmeye, her tıraş öncesi ve sonrası kayışlanmaya ihtiyaç duyması
-paslanmaya çok müsait yapısından dolayı özen gerektirmesi (karbon çelik)
-yavaş tıraş

Sonuç: DAHA CİCİ


Jiletli Tıraş Makineleri

İşte geleneksel tıraşın starları, jiletli tıraş makineleri. İngilizcede "safety razor" "double edge razor" ya da kısaca "de razor" ve "single edge razor" ya da kısaca "se razor" olarak adlandırılan bu aletleri, yetişkin erkeklerin oyuncakları olarak nitelendirirsem hiç de yanlış yapmış olmam. Bir asırdan biraz daha uzun süre önce kullanılmaya başlanan bu makineler size hem çok konforlu ve kolay, hem de çok iyi tıraşlar sunarlar. Bir nevi usturanın tıraş kalitesini, kartuşlu tıraş bıçaklarının rahatlığında sunan makinelerdir diyebiliriz.

Jiletli tıraş makineleri tek taraflı jilet kullananlar ve çift taraflı standart yaprak jilet kullananlar olarak ikiye ayrılırlar. Kısaca bakarsak aşağıda tek taraflı jilet ve bu jileti kullanan makineleri görüyorsunuz.




Bu makinelerin jiletleri, bildiğiniz yaprak jiletlerden biraz daha kalın yapılıdır. Daha ziyade falçata bıçağı gibidir. Tıraş esnasında daha az esneyerek usturaya daha yakın karakterde bir tıraş sunar. Peki bu dededen kalma misali, sıkıcı görünüşlü antika aletlerle neden uğraşalım? Yenisi yok mu bunların? 

Hayır, resimlerini gördüğünüz modeller 30-50'li yıllarda üretilmiş amerikan yapımı makineler. Bu tip makinelerin yerine çift taraflı jilet kullanan makineler aldı. E o zaman niye uğraşalım kaç yıllık pis aletle, çok mu iyi sanki?

Evet çok iyi. Bunlardan bir tanesini elinize aldığınızda neden şimdiki tıraş bıçaklarına dandik, ucuz plastik dediğimi anlarsınız. Ele hoş gelen tok metal gövdeleri, klasik kıvrımları, dengeleri bir kere elinize aldığınızda kalbinde yer eder, bağlanırsınız. Hele bir de ilk tıraşınızı olduğunuzda demek istediğim anlayacaksınız. Bu aletler genellikle nikel kaplı pirinç gövdelere sahiptirler. Çoğu model tek parça bazıları kafadan vidalı olarak iki parçadır. Jileti üstteki kapağı arkasındaki tutamaktan ya da sap kısmının altını çevirerek açarak takarsınız. Son derece pratiktirler. Tıraş olurken, keskin jiletin sakalları keserken çıkardığı çıtırtı mest edicidir. Bir örnek için, bir amerikan Gem marka tek taraflı jilet kullanan makine ile olunan bir tıraş videosu:


Gördüğünüz gibi kötü tekniğe rağmen tıraş mükemmel ve pürüzsüz. Sakalların kesilme sesi muazzam. Aletin tıkanmadan, bir çekişte sakalı ve köpüğü tam olarak nasıl aldığına dikkat edin. Kartuşlu tıraş bıçaklarında bunu yapamazsınız. Mutlaka tıkanır, aynı yerden defalarca geçersiniz. Ayrıca böyle yakın bir tıraş vermez. Tıraşa yeniyseniz bu kadar pas geçmesine şaşırmışsınızdır. Ancak geleneksel ıslak tıraşta tıraş genellikle 2 ya da 3 perde olarak çeşitli yönlerde kesim olacak şekilde yapılır. bu sayede her seferinde sinek kaydı olunur. bunları da sonra anlatacağım. Tek taraflı makineler kısaca böyle. Şimdi gelelim çift taraflı makinelere. Bunlar bildiğiniz çift taraflı yaprak jilet kullanan makinelerdir. Aşağıda örnekleri var:




Bunlar tahmin ettiğim üzere babanız yada dedeniz dolayısıyla daha aşina olabileceğiniz makinelerdir. Tek taraflı jilet kullanan makinelerin tüm avantajlarına sahip olmakla beraber bazı başka artıları daha vardır. Bugün hala üretilen yeni modelleri olması, tek yerine çift taraflı olmaları, kullanım için sayısız jilet çeşitliliği. Aynı şekilde ağırlıkları 80-150 gram arasında değişen gayet tok gövdelere sahiptirler. Yukarı gördüğünüz klasik görünümle aletlerin yanında bugün merkur ve pils tarafından aşağıdaki gibi futuristik modern tasarımlı olanları da üretilmektedir.

Merkur Futur
Merkur Vision
Pils

Yaprak jiletler daha ince ve esnek yapılı olmalarına rağmen tıraş kalitesi olarak tek taraflı jiletlerden hiç geri kalmazlar. Hatta japon feather marka jiletler dünyanın en keskin jiletleri olarak rakipsizdir. Bazıları tek taraflı jilet kullanan makinelerin, bunlara göre daha iyi tıraş ettiğini savunsa da ben eşit olarak görüyorum. İkisinde de mükemmel tıraşlar olabilirsiniz.



Bu makinelerin en büyük farkı çok daha popüler olmaları ve çeşitliliktir. Gerek eski gerek yeni pek çok marka ve model vardır. Özellikle eski Gillette marka olanları çok değerli ve tıraş dünyasında saygın yere sahip aletlerdir. Koleksiyoncularca toplandıkları gibi, geleneksel ıslak tıraşı seven herkesçe de düzenli kullanılırlar. Gillette' in 1900 başlarından 80'lere kadar ürettiği çeşit çeşit modeli vardır. Hepsi farklı tasarımda, karakterde ve kalitededir. Çok büyük bir kısmı çevir aç tipidir. Çevir aç demişken bu aletle tek parça, iki parça ya da üç parça olabilir. Tek parça olanları çevir aç şeklindedir. Sapın altındaki butonu çevirerek kapağı açar, jileti yerleştirir ve tekrar kapatırsınız. 5 saniye, inanılmaz pratik. Aşağıda videosu var. Bu tip makineler kelebek olarak da bilinir.



2 parça olanlarda sapı alttan çevirir, üst kapağı çıkartırsınız. Jileti üst kapağa yerleştirdikten sonra tekrar gövdeye vidalarsınız. 2 parça olanlar biraz daha meşakkatlidir. Bunlarda sap ve 2 parça kafa olacak şekilde tüm parçalar ayrılır. Jileti bu kafa parçaları arasına sandviç şeklinde yerleştirir, sonra kafayı sapa vidalarsınız. Bu da en fazla 10 saniyenizi alır. 

Çift taraflı olduklarında suya tutmadan iki yanağınızı da tıraş eder sonra köpüğü durularsınız. Tüm tıraş boyunca sadece birkaç kez durulamanız gerekir. Jilet fiyatları çok ucuz olduğundan tıpkı jiletli usturalarda olduğu gibi tıraş başına maliyet çok ucuzdur.

Çift taraflı jilet kullanan makineler bugün hala üretilmektedir. Bunlardan en büyük üretici alman Merkur' dür. Bunu Alman Muhle ve onun ortağı ingiliz Edwin Jagger, japon Feather, hint Parker, fransız Joris, yeni zellanda goodfella, çin Weishi izler. Pils, Ikon gibi daha küçük üreticiler de vardır. Bu kadar markaya rağmen hala eski gillette'ler harika işçilikleri ve konforlu tıraşlarıyla daha çok tercih edilirler. Tabi antika değerleri de vardır. Açık arttırma sitelerinde gillette başta olmak üzere pek çok temiz ve iyi durumda marka ve modeli 10-30 dolar aralığında alabilirsiniz. Sadece az üretilmiş bazı gillette modelleri 150-250 dolar gibi fiyatlardan gidebilir. Bizim piyasalarımızda bulunan 5-10 liralık yuma vb. teneke ürünlerden kesinlikle uzak durunuz. Bunlar nereden geldiği belli olmayan, düzgün çalışmayan, zevk vermeyen, kalitesiz ürünlerdir.

Bu tip makinelerde gillette ve merkur' un yapmış olduğu ayarlı modeller vardır. Ayardan kasıt jiletin, koruma barından ne kadar uzaklaşacağı dolayısıyla aletin ne kadar agresif tıraş yapacağıdır. Bu sayede sakalınızın yoğunluğuna, taktığınız jiletin keskinliğine, cildinizin durumuna göre istediğiniz şekilde ayar yaparsınız. Bu tip makineler son derece versatildir ve bence herkeste en az bir tane bulunmalıdır. 

Gövde olarak pirinç üzerine nikel, krom ya da altın kaplı olarak gelirler. Günümüzde az sayıda saf paslanmaz çelikten yapılmış olanları da vardır.

Tek ve çift taraflı jiletleri kullanan bu iki tip makineyi anlattıktan sonra bir de kısaca enjektör tip tıraş makinelerine bakalım. Bunları ilk olarak amerikan schick çıkarmıştır. Günümüzün tek bıçaklı tıraş bıçaklarına oldukça benzer yapıda olan bu gereçlere yandan enjektör adı verilen jilet kartuşlarından jilet takıldığı için bu adı almışlardır. Kullanımları son derece kolay, tıraş kaliteleri aynı şekilde mükemmeldir. Tıkanma dertleri yoktur. Tek sorun popülerliklerinin az olmasından dolayı fazla model olmaması ve jiletleriniz az bulunmasıdır. Bir alternatif olarak modern Cobra classic çıkarılmıştır. Bunlar şekil olarak enjektör tipinde olup, feather' ın ustura jiletlerini kullanan farklı makinelerdir. 

Cobra Classic

Özetle basit bir mach 3' ün kullanım rahatlığını, usturanın tıraş kalitesiyle birleştirdiğinizde ortaya jiletli makineler çıkar. Geleneksel ıslak tıraşa girip, kaliteli tıraş istiyorsanız mutlaka edinmeniz gereken aletlerdir. Çeşit çeşit modellerden dolayı bağımlılık yaparlar ve bakarsınız ki bir anda onlarca makineniz olmuş. 

Hangi tür olursa olsun tüm jiletli tıraş makineleri, taktığınız son derece keskin jiletlerden dolayı mükemmel tıraş sağlarlar. Bazı modeller kibar karakterlidir ve jileti yüzünüzde pek hissetmezsiniz, azar azar keserler. Bazıları daha agresiftir ve daha yakın tıraş sağlarlar. Yüzünüze uygun olanını seçip kullanırsınız. Biraz dikkat ederseniz kendinizi kesmeden güzel tıraşlar olursunuz. Bu makineler tıraş konforu ve kalitesinde rakipsizdir. Her farklı gerecin en iyi yanlarını almış ve bünyelerinde birleştirmişlerdir. 

Şimdi aklınıza geleni biliyorum, "peki bu aletler bu kadar mükemmelse neden artık pek kullanan kalmamış?" Cevap basit, para hırsı. 70'lerde piyasada ezici bir payı olan gillette bir süre sonra istediği karı elde edemediği fark etti. Çünkü insanlar son derece ucuz olan jiletlerden alıyor ve bunlarla uzun süre düşük maliyetle tıraş oluyordu. Sonra Gillette' in aklına bir şey geldi. Yeni tip bir makine çıkaracaktı, kendisine özel değiştirebilir kafaları olacaktı. Jiletler köreldikçe yeni kafalar alınacak, böylece insanları kendisine bağlayarak düzenli olarak sattığı kartuşlardan para kazanacaktı. Hikayenin sonrasını iyi biliyorsunuz.


Artıları:
+hem tıraş bıçağının kullanım rahatlığına, hem usturanın tıraş kalitesine sahip olması
+çok konforlu ve yakın tıraş sağlaması
+tahrişsiz tıraş
+tıraş başına çok düşük maliyet
+tıkanma problemi olmaması
+kıl dönme probleminin olmaması
+uzun ömürlü metal ve kaliteli yapılar
+piyasada bulunan onlarca farklı marka jileti deneyerek yüzünüze ve sakalınıza en uygun olanı bulma imkanı
+kendi ağırlığı sayesinde tıraş bıçaklarının aksine baskıya ihtiyaç duymadan ihtiyaç duymadan kesim yapması 
+her seferinde aynı kalitede tıraş
+zamanla işin hobiye ve/veya koleksiyonerliğe uzanması
+seçilebilecek onlarca marka ve modelin olması
+has bir tıraş aleti kullanmanın verdiği haz
+hızlı tıraş

Eksileri:
-ilk başlarda biraz alışma süreci gerektirmesi
-tam hakim olana kadarki süreçte belki konforsuz ve tahrişli tıraşlar


Sonuç: ÇOK CİCİ



Tıraş Köpüğü:





İşte kaliteli bir tıraş olmak istiyorsanız mutlaka uzak durmanız gereken yararsız ve sağlıksız kozmetik ürünleri. Neden mi? Daha önce de yazdığım gibi bu tarz tüp köpükler sizi noel babaya benzetmek dışında hiç bir işe yaramazlar.

Yüzümüzü neden köpükleriz? Ne işe yarar?


1. İlk başta kaygan bir yüzey oluşturarak jiletin yüzümüzde daha rahat ilerlemesini sağlamak

2. Cildimiz ile jilet arasında koruyucu bir katman oluşturarak daha hafif, yani daha tahrişsiz bir tıraşa imkan sağlamak

3. İçerisindeki nemlendirici yağlarla, sakal fırçasının da çalışmasıyla, sakalları yumuşatarak kesimlerini kolaylaştırmak

4. Yine içerisindeki nemlendirici ve onarıcı özlerle tıraş sonrasında cildin travmaya girmesini önleyerek, olabilecek en iyi şekilde sağlıklı ve nemli bırakmak


Peki bu tip köpükler bunlardan hangisini yapıyor? 1 ve 2. Ancak bu ikisini de çok kötü yapıyor. Çünkü bu tarz seri üretim fabrikasyon ürünlerde cildi nemlendirici, iyileştirici kaliteli yağ ve özler bulunmadığı gibi, kalın köpük kıvamında olması için içine katılan kimyasallar kısa ya da uzun vadede cildinize zarar verebilir. Bunlar işini gerçekten yapan krem ve köpüklerin ancak -görsel- bir kopyasındır. Sıkarsınız bir anda bol köpük alırsınız, tembellere ve kötü tıraş isteyenlere birebir.


Özetle bunları kesinlikle evinize sokmayın, sadece askerde kullanın ve unutun.  

Artıları:
+hemen her yerde bulunabilmeleri
+ucuz olmaları

Eksileri:
-çok az koruma sağlamaları
-çok az kaydırıcı etkiye sahip olmaları
-hiç bir yumuşatıcı etkiye sahip olmamaları
-hiç bir nemlendirici etkiye sahip olmamaları
-fazla kalın ve yakın tıraşı engelleyecek tipte köpük yapmaları
-içlerinde cilde zararlı kimyasallar barındırmaları
-büyük ve çirkin şişeleri
-neredeyse kokusuz olmaları
-sürüldüğü andan itibaren yüzde kurumaları

Sonuç: ÇOK KAKA


Tıraş Jelleri:  



 


Tıraş jelleri; köpüklerin ne kadar kötü olduğunu fark etmeye başlayan insanları kandırmak için çıkarılmış imitasyonun imitasyonu ürünlerdir. Neymiş fırça kullanmadan kendiliğinden köpüğe dönüşen jel. Sanki fırça ile köpük yapmak uzay teknolojisi, doktora gerektiren bir uzmanlık, o yüzden böyle bir pazarlama stratejisi izliyorsunuz. Bunların iddiası jellerin çok daha az miktarda kullanılarak bol köpük yaptığı , cildi koruduğu ve nemlendirdiğidir.

Yalan. Evet ufacık bir miktar yüzünüzü kaplamaya yeter ancak zaten, miktar olarak şişenin içinde de az jel vardır. Dolayısıyla aynı sona varır. Bunun dışında standart köpüklerden biraz daha iyi koruma ve kaydırma özelliklerine sahip olsalar da yine hiç bir nemlendirme sağlamazlar. Üstüne üstlük uzay teknolojisi "jel" ya, fiyatları da iki kat fazladır.


Artıları:
+hemen her yerde bulunabilmeleri


Eksileri:
-az koruma sağlamaları
-az kaydırıcı etkiye sahip olmaları
-az yumuşatıcı etkiye sahip olmaları
-hiç bir nemlendirici etkiye sahip olmamaları
-fazla kuru ve yakın tıraşı engelleyecek tipte köpük yapmaları
-içlerinde cilde zararlı kimyasallar barındırmaları
-büyük ve çirkin şişeleri
-sentetik kokuları


Sonuç: KAKA


Tıraş Kremleri: 



Geleneksel tıraşın değişmez iki elemanı tıraş kremleri ve sabunlarıdır. Temel olarak tıraş kremleri, sabunların su miktarı arttırılarak krem haline getirilmiş versiyonlarıdır. Tıraş kremleri, bir fırça yardımıyla kremsi bir köpük haline getirilir ve kullanılır. İster bir kapta hazırlar yüzünüze sürersiniz, ister elinizde hazırlarsınız, ister doğrudan yüzünüzde hazırlarsınız.

Tıraş kremlerinin en büyük avantajları köpük haline getirilmelerinin çok kolay olmasıdır. Bunun yanında özellikle kaliteli markaların tıraş kremleri yapılarında pek çok doğal bileşen bulundurur. Bunlar cildinizi nemlendirir, iyileştirir, tahrişi önler. Bununla beraber yine üst sınıf ürünlerde yapay parfüm esansları yerine, tamamen doğal koku esansları kullanılır. Bizim piyasamızdaki giriş seviyesi kremlerde cool, moist, regular gibi adlandırmalar yapılırken, bunlar kokusuna göre adlandırılır. Geleneksel ıslak tıraşta değişmeyen bazı koku tercihleri vardır. Bunlar misket limonu, sandal ağacı, gül, badem, menekşe, hindistan cevizi' dir. Hemen her iyi markanın bu esanslara sahip krem ve sabunları vardır. Ancak baharatlı, klorofilli, mentollü, naneli, çiçeksi, avokadolu, salatalıklı sayısız tipte kokuya sahip olanı da bulunabilir.

Kremlerin diğer avantajlarından bazıları oldukça nemli ve koruyucu bir köpük oluşturmaları, kuvvetli kokularıdır. Kaliteli bir kaç krem kullandıktan sonra bir daha asla köpük ya da jel' i kullanamazsınız.


Artıları:
+çok iyi koruma özellikleri
+çok iyi nemlendirme özellikleri
+oldukça iyi kaydırıcı özellikleri
+oldukça iyi yumuşatıcı etkiye sahip olmaları
+çok çeşitli ve güzel doğal kokulara sahip olmaları (üst sınıf ürünler)
+çok ucuz bir ürün değilse, cilde zararlı kimyasallar içermemeleri
+kolayca köpük oluşturmaları
+tıraş sonrası cildi taze ve nemli bırakmaları
+lüks hissiyatı (üst sınıf ürünler)


Eksileri:
-kaliteli olanlarının pahalı olması


Sonuç: ÇOK CİCİ


Tıraş Sabunları:


:)   Arko   :)

Şimdi dananın kuyruğunun koptuğu noktaya geldik işte. Her ne kadar ben bir krem adamı olsam ve kremleri daha çok tercih ediyor olsam da, sabunların bariz üstünlüğünü görmezden gelemem. Kremlerin, sabunların sulandırılmış hali olduğunu söylemiştim yukarıda. Bu daha çok su oranı daha nemlendirici ürün gibi kulağa gelse de aslında başka bir durum var. Kremlerde su oranı arttırıldığı için, sabunda bulunan tüm o nemlendirici, koruyucu maddeler de doğal olarak hem üründe hem de yüzünüzdeki köpükte daha seyrek olarak bulunuyor. Sabun ise katı halinde tüm içeriğini bir bütün olarak dolu dolu tutuyor. Siz bundan bir köpük oluşturduğunuzda ilk elden sabun içerisinden tüm o yararlı bileşenleri bolca alıyorsunuz. Sabunun en büyük kozu bu. Yani ideal köpük ürünü tıraş sabunudur diyebilir miyiz? Evet diyebiliriz.

Tıraş sabunları genelde iki tipte olur. Yumuşak tip gliserin sabunları ve sert tipte sıkıştırılmış (triple milled) sabunlardır. Gliserin sabunları adlarından da anlaşılacağı üzeri yüksek gliserin içeren sabunlardır. Gliserin ve diğer ham maddelerin kaynatılıp sabunlaştırılmasından sonra kalıplara dökülmesiyle oluşur. Bunlar yarı transparan sabunlardır. Çoğunlukla oldukça yüksek koku esansları içerirler dolayısıyla kuvvetli kokuludurlar. İyi nemlendirici özellikleri vardır.

Sıkıştırılmış sabunlar ise sabunun doğal ham maddelerle hazırlandıktan sonra ağır merdaneler arasından 3 kez geçirilerek ezilip sıkıştırıldıktan sonra, kalıplara preslenmesiyle hazırlanan sert sabunlardır. Beyaz ya da mat opak renklerde olabilirler. İçlerinde parfüm esansları daha az olmakla beraber lanolin ya da don yağı içermelerinden ötürü oldukça kaygan yapılı, koruyucu köpük oluştururlar. Bizim klasik arko berber sabunumuz bu tip sabunlardandır ve tüm dünyada çok sevilen iyi bir üne sahip bir sabundur. Sıkıştırılmış sabunlar daha sert yapılarından dolayı köpük oluşturmak için biraz daha uğraşa ihtiyaç duyarlar. Acemiyseniz ilk bir kaç denemede başarısız olabilirsiniz. Bu tip sabunlar bu sert yapılarından dolayı gliserin bazlı sabunlardan çok daha uzun ömürlü olurlar. Büyükçe bir sıkıştırılmış tip tıraş sabununu her gün tıraş olarak 1 seneye yakın kullanabilirsiniz.

Çok iyi koruyucu, nemlendirici, kaydırıcı özelliklere sahiptirler. Yine kremlerde yazdığım kokuluları bolca bulunduğu gibi old spice, tabac gibi markaların, eski berber dükkanlarını andıran klasik kokuya sahip olan sabunları da bulunmaktadır. Fırçalar ile birlikte tıraş malzemeleri arasında en lüks hissiyatını veren kaliteli ürünlerden bazılarının üst sınıf tıraş sabunları olduğunu belirteyim.


Artıları:
+çok iyi koruma özellikleri
+çok iyi nemlendirme özellikleri
+çok iyi kaydırıcı özellikleri
+çok iyi yumuşatıcı etkiye sahip olmaları
+çok çeşitli ve güzel doğal kokulara sahip olmaları (üst sınıf ürünler)
+cilde zararlı kimyasallar içermemeleri
+gliserin bazlıların uzun ömürlü, sıkıştırılmış tip olanların çok uzun ömürlü olması
+çok güzel kap ya da ahşap kaselerde gelmeleri (üst sınıf ürünler)
+lüks hissiyatı (üst sınıf ürünler)


Eksileri:
-kaliteli olanlarının pahalı olması
-köpük oluşturmanın biraz zaman alması


Sonuç: ÇOK CİCİ


Tıraş Fırçası:



Yine olmazsa olmazlardan bir ürün. Düzgün tıraş olmak mı istiyorsunuz? O zaman tıraş fırçası kullanmak zorundasınız. İyi, yakın ve tahrişsiz bir tıraşa giden yolda en önemli unsur, cildinizi ve sakalınızı tıraşa uygun şekilde hazırlamaktır. Bundan kasıt nedir, cildinizi nemlendirmek, sakallarınızı su, ısı ve köpük yardımıyla olabildiğince yumuşatmak. Nasıl berberler saçımızı kesmeden önce ıslatır ya da yıkar, aynı mantık buradadır. 
Peki sakal fırçasının vazifesi nedir?

1. Krem ya da sabun ile köpük hazırlamak.
2. Köpüğü uygulama sırasında:
   a) cildinizdeki en üst kısmındaki ölü deriyi atmak
   b) cildi kir ve yağlardan arındırmak
   c) su, ısı ve kremle birlikte kılların baskısıyla sakalları yumuşatmak
   d) su, ısı ve kremle birlikte kılların masajıyla tıraş sırasında cildi rahatlatmak
   e) su ve kremin etkisiyle tıraş sonrasında cildi nemli bırakıp, tahrişini önlemek/azaltmak

Gördüğünüz gibi çok önemli vazifeleri bulunuyor. Pek çok cilt uzmanı düzenli tıraş olan erkeklerin ciltlerinin, kadınların ciltlerinden daha temiz ve sağlıklı olduğunu söylemektedir. İyi bir krem ya da sabun ve fırçayla düzenli olarak tıraş olan bir erkeğin cildi her zaman temiz, kir ve yağdan arınmış, tazelenmiş olacak ve genç görünecektir. Denemesi bedava.


Piyasada çeşit çeşit kalite kalite fırça bulunur. 3-4 liraya bulabileceğiniz gibi 600-700 dolarlara da bulabilirsiniz. Genellikle tıraş fırçaları en pahalı tıraş ekipmanlarındandır. Fakat kesinlikle arka plana atılmamalıdır, kaliteli bir fırçanın vereceği haz gerçekten bambaşkadır. Fırçalara daha sonra detaylı olarak değineceğim. Şimdi kısaca anlatmak gerekirse, at kılından, domuz kılından ve porsuk kılından fırçalar vardır. Ülkemizde en kalitesiz fırçalar at kılından, hemen hemen gördüğünüz her fırça domuz kılından yapılmıştır. Porsuktan yapılan fırçalar ancak ithal ürünlerde bulunur. Yurt dışında domuz kılı ve porsuk kılı fırçalar çok yaygındır. Porsuk kılının kendi içerisinde çeşitleri vardır ve hepsi farklı karakterlerdedir. Müslümanlık sebebiyle domuz kullanmam muhabbetine hiç girmeyin, şimdiye kadar berbere gidip tıraş olduysanız, ya da babanızın fırçasıyla vs tıraş olduysanız bu zaten %90 ihtimalle domuz kılı fırçadır. Ben at kılını pek tutmasam da domuz olsun, porsuk olsun çok iyi tıraşlar sunarlar.

sahip olabileceğiniz en iyi fırçalardan bir tanesi

Sentetik fırçalar da bulunmakla birlikte kullanımları pek yaygın değildir.

Fırçayla köpük hazırlarken ister bir kapta, ister elinizde, ister doğrudan yüzünüzde köpük oluşturabilirsiniz. Her halükarda biraz çalışmayla bol miktarda çok kaliteli, koruyucu, kaygan bir köpük oluşturabilirsiniz.

Dikkat edilmesi gereken tek konu su ve krem/sabun miktarını iyi dengelemektir. Fazla sulu bir köpük iyi koruma sağlamaz, fazla kuru ve kalın bir köpük ise yakın bir tıraşa imkan sağlamaz.


Artıları:
+mükemmel tıraş için değişmez eleman olmaları
+çok kaliteli köpük hazırlamaları
+sakalları yumuşatmaları
+cildi kir ve yağlardan arındırmaları
+cildi yumuşatmaları
+lüks hissiyatı (üst sınıf ürünler)


Eksileri:


Sonuç: EN CİCİ
 

Şap:





Şap; diğer adıyla potasyum alüminyum sülfat her derde deva doğa harikalarından birisidir. Alüminyum ve potasyum sülfatından meydana gelen bir bileşiktir. Pek çok kullanım yeri olan şap' ın tıraş dünyasında yeri dezenfekte etme ve gözenekleri kapama amaçlıdır. Şap' ın damarları büzüştürücü, kanamayı durdurucu, gözenekleri kapatıp cilde gerginlik verici, ihtihabı önleyici, kötü kokuları engelleyici özelliği vardır. Evet doğru duydunuz, şapı suyla ıslatıp koltuk altınıza sürebilir ve ter kokusunu önleyebilirsiniz. Bilinen bir uygulamadır.

 Deodorant olarak kullanılan şaplara örnek


Geleneksel ıslak tıraşta şap tıraş sonrası kullanılır. Tıraşınız bitip, yüzünüzü yıkadıktan sonra, hala nemliyken, bastırmadan sapı bütün cildinize 30 saniye kadar sürersiniz. 30 saniye -1 dakika kadar bekledikten sonra yüzünüzü tekrar durularsınız. Hafif bir yanma hissi olabilir. Şap, tıraşınızın başarısını test etmek için mükemmel bir araçtır. Eğer ideal şekilde tıraş olduysanız, şapı sürerken hemen hemen hiç yakmaz, ya da çok hafif ısırır. Ancak çok yakın tıraş için aynı yeri sürekli kazıyarak tıraş ettiyseniz, ya da cildinizi tıraşa uygun şekilde hazırlamayıp tatsız bir tıraş yaşadıysanız şapı sürdüğünüzde kolonyanın yakmasına benzer şekilde kısa bir süreliğine yakar. Bu kötü tıraşın göstergesidir.

Şap bu getirisinin yanında, tahrişleri sakinleştirme, ufak kesikleri kapatma, cildinizi gerip, gözenekleri kapatarak daha pürüzsüz bir görünüme sahip olmasını da sağlayacaktır. Olası iltihap ve kıl dönmelerini de engelleyebilir. Bu bakımdan şap herkesin evinde bulunması gereken ucuz ama önemli bir tıraş ekipmanıdır.

Ülkemizde Ali Bıyıklı, İ.H.A, yurt dışında Osma gibi pahalı markalar ile çinden gelen şaplar bulunabilir ve temelde hepsi aynıdır. Ufak nüanslar bulunsa da aynı şeyi yapacaklardır, dolayısıyla pahalı şaplara para vermenize hiç gerek yok. 
Artıları:
+antibakteriyel özelliği
+doğal bir deodorant olması
+tıraş sonrası tahrişi iyileştirme özelliği
+kanamayı durdurmaya yardımcı olması
+cildi gerip daha pürüzsüz hale getirmesi
+iltihap ve kıl dönmelerine karşı savaşması
+tıraş kalitenizi test etmesi
+çok ucuz olması

Eksileri:


Sonuç: CİCİ


Kan Kalemi 



Kan kalemi, diğer adıyla alüminyum pencil ya da kan taşı, yani alüminyum sülfat. Yukarıdaki şap'dan farklı bir malzemedir ve temel amacı adından da anlaşılacağı üzere kanamaları durdurmaktır. Kesiğe sürdüğünüzde kanla tepkimeye girer ve pıhtılaşmayı hızlandırır. Şapın da kanamayı durdurucu etkisi olduğunu belirtmiştim, ancak bu çok ufak tahriş şeklindki mini kesiklerde geçerlidir. Bunun dışında fazla bir kuvveti yoktur. Kan kalemi ise daha kuvvetli ve hızlı olup ufak ustura kesikleri gibi, kendi kendine hemen durmayan kesikleri kapatır. Ancak derin ve bariz kesiklerinizde hiç bir işe yaramayacaktır.

Kullanımı; tıraş sonrası yüzünüzü soğuk suyla duruladıktan sonra kalemin uc kısmını suyla ıslatıp, kesik olarak yere hafifçe bastırarak biraz tutarsınız. Hafif ovalamak da işe yarayabilir. Ufak kesikleri hemen kapatırken, biraz daha büyük ve devamlı kanayan kesikleri kapaması biraz daha sürebilir. Kesiğin büyüklüğüne göre hafiften yakacaktır. Dikkat edeceğiniz nokta işiniz bittikten sonra o bölgeyi soğuk suyla güzelce durulamaktır. Aksi taktide cildiniz kuruyunca o bölge pudralanmış gibi beyaz görünecektir. Berberlerde kibrit gibi olan tek kullanımlık hijyenik versiyonları bulunur ancak bunlar hemen tükenirler. Bireysel kullanımlarda kalem tipi olanları alın. Çok uzun ömürlüdür. Yine İ.H.A' nın ya da Osma'nın kalemleri bulunabilir.

Sağlık açısından paketinin üzerinde aynen yazdığı üzere "1 kişinin kullanması rica olunur" :)

Artıları:
+ufak çaplı kesikleri hızlı ve etkili biçimde durdurması
+ucuz olması

Eksileri:

Sonuç: CİCİ

59 yorum:

  1. Okumaktan keyif aldım çok yararlı bilgiler var bloğunda emeğine , ellerine sağlık Lordum.
    Selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Sağolasın üstadım, kendi çapımda zaman buldukça yazıyorum bir şeyler.

    YanıtlaSil
  3. İnanılmaz güzel yazılar teşekkür ederim bu değerli bilgiler için...

    YanıtlaSil
  4. Selam traş olmayi sevmeyen biri olarak yazilarinizi okumak cok keyifli.Bende gunumuzdeki mevcut tras bicaklariyla tras oluyordum.Sanirim yarin klasik tras bicagi alip denicem.Yazilariniz icin tekrar tesekkur ederim

    YanıtlaSil
  5. Yıllardır Arko traş sabunu ile traş oluyorum ve inanın diğer hiçbir üründe traş sabununda bulduğum keyfi ve kaliteli traşı bulamadım...

    YanıtlaSil
  6. Blogunuzdaki bilgiler benim için cidden hayat kurtarıcı bilgiler öncelikle bunun için teşekkür ediyorum..
    Kıl dönmesi olan boynumdan kaynaklanan sorunlardan dolayı en son deneye deneye usturanın en iyi sonuç verdiğini bulmam ile yaklaşık 2-3 aydır ustura ile traş olmaktaydım, blogunuzu okuduktan sonra ise farkına vardığım şeyin zaten yapmam gereken bir traş olma şekli olduğunu tescillemiş bulundum.Ve bu gün farkına vardığım geltir.com adresinde de yazılarınızın olduğu ve ardından ebaydan "Feather Wing Double Edge Safety Razor"(390271916474) satın aldım fiyatını göz önünde bulundurduğumda ise tam olarak emin olamadım orjinalliğinden zira 20tl ye falan tekamül eden bir ücreti var ve gün itibari ile gezdiğim berber malzemeleri satan yerlerdeki en kaliteli kelebek traş makineleri ise 120tl civarında aslında kaliteli demeyelim de fiyat diyelim ve solingen marka. önceki deneyimlerimde kelebek makine ile de sıkıntı yaşamıştım bakalım yeni ürünümüz gelsin neticeyi değerlendirelim...Ha unutmadan arko traş sabunundan bahsetmişsiniz fakat Derby'nin traş sabunundan hiç bahsetmemişsiniz, onun içinde bir yorum istesem fena olmazdı neticede jiletleri dünyada satan bi marka ama traş köpüğü ise reklamı dahi yok?

    YanıtlaSil
  7. Yukarıda bahsettiğiniz çelik usturaların hiçbir zaman jiletli usturalardan daha keskin olamayacağına katılmıyorum. İyi bilenmiş ve kayışlanmış bir kabon çelik ustura çok daha yüksek keskinliğe ulaşabilir. Pek çok çelik ustura kullanıcısının ustura kullanma sebebi budur.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  8. Merhaba,

    ben 1900lerden kalma antik çelik usturalar dahil, buzda temperlenmiş usturalar, paslanmaz çelik usturalar, Se tıraş makineleri, DE tıraş makineleri ve jiletli usturaları kullandım/düzenli olarak kullanmaktayım. Bugün herhangi bir usturanın bir feather jiletten daha keskin hale getirildiğine dair örnek bulunmamaktadır. Ayrıca fiziksel olarak et kalınlıklarını da düşündüğümüzde "çok daha yüksek" keskinliğe ulaşması ise mümkün değildir. Bugün usturalarını 0,125 mikronluk kübik boron nitrit ya da 0,1 mikronluk fiber parlatma filmleri ile bileyen kullanıcılar dahi en fazla bir traşlığına feather'a oldukça yakın bir keskinlik elkde edebildiklerini yazmışlardır.

    Feather'ı geçersek jiletler de kendi aralarında farklı keskinliklerde olabilirler. Düşük keskinlikte jiletleri geçmek ve orta keskinlikteki jiletlere yaklaşmak mümkündür ancak yüksek keskinlik sınıfındaki jiletlere belki 20-30 usturadan biri ulaşabilir. Hele feather, kai gibi esas keskin jiletler ise yukarıda yazdığım gibi mümkün olmamaktadır. Eğer sizde üst sınıf keskin jiletlerden daha keskin olduğunu düşündüğünüz usturanız varsa, görmek/denemek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Feather tamam da Kai keskin jiletler sınıfında değil bütün japon jiletlerinin keskin olduğu yanılgısı var Kai bir çok bilinen jilet markasından daha az keskin bir jilet nacizane incelediğim keskinlik testleri öyle söylüyoe

      Sil
  9. O kadar güzel hazırlanmış ve o kadar güzel sunulmuş bir yazı ki ben ilk zamanlardan bu yana askerlik harici sakallı bir erkeğim sakalı seviyorum ama traş olasım geldi hemen evimde çok uzun zamandır bulunan eski paslanmış krom çelik usturayı bileyip:)
    Elinize emeğinize sağlık...
    Abdurrahman

    YanıtlaSil
  10. Mükemmel blog, mükemmel bir yazı. Bilginin bu kadar hazır, hoş ve akıcı aktarılabildiği yazı çok zor bulunur. Emeğinize sağlık. Eminim ki bu ve diğer yazılarınız kitlelere internet üzerinden ulaştıkça , ıslak tıraşa ilgi giderek artacaktır. Daha doğrusu kaliteli tıraş olan erkek sayısının artması kaçınılmaz olacaktır.
    Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
  11. jiletli tıraş aleti bulmak çok zor bir olay. sadece dandik olanları bulabilirsiniz. onlar da bir halta yaramaz. neden türkiyede şu aletlerden satılmıyor?

    YanıtlaSil
  12. merhaba hocam,

    yazılarınız gerçekten çok keyifli. bir ustura kullanıcısı olarak keyifle okuyorum ve bilmediğim şeyler de öğreniyorum. Yalnız yazılarınızda göremediğim usturaların bir eksi yönü daha var ki onu da ben belirteyim. Usturaların basit ve küçük yapısından dolayı seyehatlerde kolay taşınması durumu maalesef küçük bir çantayla ve uçakta seyahat ediyorsanız biraz sorun oluyor. Sadece bagaja verdiğiniz çantalarınızda taşıyabilirsiniz aman arkadaşlar dikkat etsinler sonra el koyarlar valla.

    YanıtlaSil
  13. yazılarını okurken o kadar keyif aldım ki anlatamam...özellikle playlistinde seçtiğin parçalarla :) jazz ve nostaljik traş diyorum

    YanıtlaSil
  14. Ben jiletli traş makinesi kullanıcısı olarak blogu gerçekten çok beğendiğimi söylemek durumundayım... Şimdi evet biraz ukalalık ve bilirkişi davranışı gibi olacak ama arkadaşlar geleneksel traşa yeni başlayacak veya tecrübesi az olanlar için traş makinesini tavsiye edecem çünki ustura ne kadar usta olursanız olun kana susamış bir alet olarak mutlaka birtarafınızı kesiyor :)) küstahlıkta zirveye ulaşacağım ve köpüğü mutlaka scutter ismini verdiğimiz gereçlerle olsunlar, bulamıyorlarsa da kendi scuttle'larını üretip sıcak köpükle traş olsunlar. İki avantajı var birincisi sıcak köpük kılları çok daha iyi yumuşatır ve yakın ve rahat traşa imkan sağlar, ikincisi de acaip bir zevk ve haz veriyor be kardeşim :))) Traş sonrası ise kimisi kaynar suyla ıslatılmış havluyu surata yapıştırır kimi ise eliyle ıslatır ama sonrası mutlaka şap (kan taşı da denir) sürün ki cildi iyice rahatlatsın... Kan taşı olarak elbette osma tavsiye edecem ama temini zor maalesef. Sonrası ise yazın losyon, kışın balsamı şiddetle tavsiye ederim bezelye kadar balsamla her iki yanağı da sıvazlayın sonra da fiskeleyin :)) Bu kıyağımı da unutmayın traşı zevk haline getiriyorum işte yeniler için :)))

    YanıtlaSil
  15. Mukemmel bir yazi olmus, tiras makinam bozulmustu ve ben permatige donmustum. Sonra yazilarinizi gordum direk bir Edwin Jagger de89 aldim, arko tiras sabunu ve Gillette Platinum..sonuc mukemmel tiraslar.. Yazilarinizin devamini bekliyorum.

    YanıtlaSil
  16. Çok iyi, teşekkürler yazı için.

    YanıtlaSil
  17. Bilgilerinizi ozenle yazip yayinladiginiz icin cok tesekkurler.
    Ben Feather SS marka kamisori sitili ustura aldim, tabiki Feather jilet de ( Feather Professional Blades) Amazon ve Ebay'de okudugum yorumlar bu jiletin ne kadar konforlu nekadar keskin olduguydu. Bu ilk kamisori sitili usturam kullanmadan once bazi YouTube videolari seyrettim 3 gunluk sakal biraktim sicak bir dus aldim, Real Shaving Co. tras kremi kullanmaktayim, her zaman icin kopugu yaptigim kaseyi sicak suyla isitirim kopurtmeye baslamadan once de 3-4 damla okaliptus yagi koyarim kopugumun kesinlikle kuru olmamasina dikkat ederim bolca sulu, nemli olur. Bugune kadar (son 2 yili askindir Feather popular kullanmaktayim Feather NEW- Hi Stainless jiletle)
    Size ayrintilari verdim, simdi bu degistirilebilir jiletli kamisoriyle ilk trasim cok kotu oldu 3 ayri yerden kesiklerim oldu hic ama hic keskinlik hissetmedim cok kotu bir konfor vardi tras esnasinda.
    Size gore nerde bir yanlis yaptim cunku Feather'in keskinligine guvenirim.

    Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Henüz yeni aldığınız gerece eliniz ve cildiniz alışaa kadar ilk tıraşlarınızın vasat geçmesi gayet doladır. üstelik siz hem usturaya, hem de jiletine aynı anda uyum sağlamaya çalışıyorsunuz. 1 ay içinde herşey yerli yerine oturacaktır. Yine olmazsa kai pro jiletleri deneyin derim. Ben feather jiletlere göre daha başarılı buluyorum.

      Sil
    2. Ben ebaydan sanguine coolcut (shavette) ustura aldım. Bunu permasharp, astra, rapira gibi jiletlerle denedim. Fiyatı söz edilmeyecek kadara ucuz ama kendisi kaliteli bir ürün. Şu anda çok memnunum. Ustura kullanırken öğrendiğim şey zorlamamak gerektiği. Şu anda hiç kesik yapmadan tıraş oluyorum. Bir de Merkur almıştım Traditional Shaving'den. 1 perde ustura 1 perde jiletli makine ile tam sinekkaydı tıraş olabiliyorum. Bu blogu yapandan ve geltirden allah razı olsun.

      Sil
  18. bu sizin yazdıklarınızı zamanında hep kullandım zirapiyasada bunlar vardı

    YanıtlaSil
  19. Arkadaşım biraz sallamışssın, Bende sabunla zamanında çok traş oldum. Traş köpüklerini düşman etmişsin, sabunu köpürtene kada canımız çıkar 1 dakika sonra kaydırıcı etkisini kaybeder. Krem sabuna göre daha pratik olsada, Köpük daha hızla kaydırıcı ve de iyidir, günah keçisi yapmaya gerek yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakmayın ama siz ya sabun kullanmayı öğrenememişsiniz, ya kaliteli ürün kullanmamışsınız. İyi kalite bir sabunu köpürtmek 1 dakika bile sürmez, bir perde 3-4 dakika sürer hadi 10 dakika sürsün o sürede de kaydırcılığını da kaybetmez, nemlendiriciliğini de. Azıcık eli yüzü düzgün bir sabunu doğru şekilde köpürtüp kullanırsanız "köpük daha hızla kaydırıcı ve de iyidir" sözünüzü içten içe yutarsınız. İsterseniz Geltir foruumuza gleip üye olun, sabun ve krem dünyasını keşfedin, kalitlei ürülerden bir edinin, sonra bir daha evinize jel, köpük vs sokarsanız ben de bu blogu kapatırım. 10 yıldır geleneksel tıraş ve bu kaliteli ürünleri kullanıyor/deniyorum siz daha doğru düzgün köpürtemediğiniz bir tane sabun sonrası gelip "sallamışsın" yazmışsınız. Yakışmamış, bilmeden konuşmamak lazım sonra çok mahçup olacaksınız..

      Sil
    2. Perde. Perdah farklı bir tabirdir, bir şeyin yüzeyini ince ince pürüzsüzleştirmek anlamındadır.

      Sil
  20. Haydaaa..elektrikli traş makinelerinin fiyatlarına bakarken buldum bu sayfayı, ama resmen vazgeçtim jiletli makine aranmaya başladım sizin yazılardan sonra :) İştahlı ve sürükleyici yazmışsınız, sanki roman okur gibi okuyup bitirdim :)

    YanıtlaSil
  21. Yazdıklarınızı ilgiyle okudum.Forumunuzu baştan sona okudum. Heveslendim, gittim hemen "hür metal" diye bir makine (başkasını bulamadığım için) arko traş sabunu,bir kavanoz füme traş sabunu, samur kılı fırça,şap,perma sharp jilet aldım. cildimi köpüğümü güzelce hazırladım. fakat ne kadar okuduklarımı uyguladıysamda banyo bir anda mezbahaya döndü :D bundaki en önemli sebepler yumuşak cildim sert ve düzensiz çıkan sakallarım diye düşünüyorum. Kartuşa devam yolu gözüktü bana. Bu yolla traş olanlara saygı duyuyorum. Traş sabunu ve şapa devam ama bir daha banyomu mezbaha olarak kullanacağımı sanmıyorum. Keyifli bir blog olmuş elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  22. Güzel, akıcı, hoş ve bilgi verici bir yazı ellerinize sağlık. Hemen geltire de üye olacağım.

    Teşekkürler. .

    YanıtlaSil
  23. Nasıl bir jilet kullansam diye araştırıyordum ki bu sayfaya girip bu mükemmel yazıyı okudum. Eksiksiz harika bir yazı olmuş. Sağolasınız.

    YanıtlaSil
  24. Beyler ustura veya jiletli traş makinesi kullanabilirsiniz seçim elbette ki size kalmış ancak söyleyeceğimi lütfen dikkatle dinleyin traş sabunu olarak arko gerçekten diğer ürünlerin yanında hikaye kalıyor birçok traş sabunu ve kremine sahibim ve açıkça arkonun içlerinde en kötüsü olduğunu söyleyebilirim... Elbette fiyat olarak avantajlı ancak cello bile arkoya nazaran çok kaliteli kalıyor...Gerek traş kremi veya sabunu gerekse traş sonrası ürünü olarak geo f. trumper, taylor of old bond, castle forbes veya truefitt hill markalarını bir şekilde temin edip deneyin, pişman olmayacağınıza ve traştan müthiş bir haz alacağınıza kesin garanti veriyorum!!! Hakiki traş keyfini o zaman yaşayacağınıza eminim...

    YanıtlaSil
  25. bravo, guzel anlatim. dogru bilgiler. hakkiyla yapilan bir is. tesekkur ederim.. bir yazi basligi onerisi : ebaydan tras malzemeleri almak..

    YanıtlaSil
  26. Merhaba,
    Ben de ilk başlarken rimei marka ucuz çift taraflı jiletli makine ile başladım yüzümde acayip yanmalar oldu sonra wilkinson siyah plastikten aldım o da çok agresif bir makine çıktı, resmen yüzümü kazıdı. Yüzümü traşa iyice hazırlayıp sonra bastırmadan ve makine açısını bozmadan traş olmama rağmen yüzüm çok yandı. Zaten çift taraflı jilet ile traş keyfinden soğutan da bu ucuz, mühendislikten yoksun adi markalı traş makineleri. Şöyle düşününün piyasada onlarca birbirine benzeyen 3 bıçak, 2 bıçak, tek bıçak kullan atlar var fakat bunlardan sadece 1-2 marka ile düzgün traş olunabiliyor.Sonra Edwin Jagger DE89 edindim ve bugün onunla traş oldum. Makine gerçekten safety razor; yüzümde yanma olmadan sinek kaydı traşı gerçekten başarılı. Edwin Jagger yanında Derbi traş bıçağı göndermiş o derby bıçak ile bu kadar güzel sonuç aldığıma inanamadım. Derbi kullan atları düşünün, o my god. Yani iş makine mühendisliği ve dizaynda imiş meğer. Elinize aldığınızda ağırlığı ile krom işçiliğinde kalitesini hissettiriyor. Mac 3 gibi kayıyor adeta. İncelediğim kadarıyla Mühle marka Edwin Jagger ile aynı tarz makineler yapıyor. Merkur hakkında çok bilgim yok. Solingen firması Merkur üretiyor. Ancak ben solingen marka farklı ürülerden pek fayda görmedim cımbız, makas vs. ama yine de Merkur marka bir kaç modeli merak ediyorum. Bu arada bilgisini vereyim sakalım sert kalın ve sık olan en zorlu sakal tipi ve cildim de kuru cilt yapısına sahip. Ben isterdim ki bu bahsi geçen iyi markalar gibi biz neden kaliteli makineler yapıp milletimize kullandırmıyoruz. Arko,derbi gibi dünyaya ürün satan Türkiye markaları bu işe bir neden el atmıyor. Elazığ da Krom madenlerimiz var dünya bu kromu alıp işleyip bize satıyor . Arkadaşlar Edwin Jagger 1988 yılında kurulmuş, yani çok eski değil ve dünya markası olmuş. 2015 yılında bir Türkiye markası kurulsa ve kaliteli ürünler üretse fena mı olur. Bu sektörün açığını geleneksel markalar kapatmaya çalışıyor. Paramızı kullan at gibi çevreye zarar veren ve ekolojik dengeyi bozan ürünlere vermeyelim. Bir kometik dükkanına girdiğinizde vitrinde gördüğümüz bir yığın tüpler, şişeler içindeki karma karışık ne olduğu belirsiz, sağlığımızı tehdit eden ürünleri almazsak bir süre sonra o ürünlerin üretimi duracak ve şirketler doğal üretim yollarına mecburen başvuracaktır. Çevremizi değil önce kendimizi buna hazırlayalım, çevremizin de değiştiğini göreceğiz, emin olun! inşallah konuya bir katkımız olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tıraş tamamen el becerisidir.maharetli erkek yuma makina,arko tıraş sabunu,rus malı bir ciletle sinek kaydı tıraş olabilir.

      Sil
  27. Bayağı uzun yazmışım kusura bakmayın,
    Bir de EJ isimli markanın traş sabunu kremi yanında geldi. Ya hu bizim neden bu kadar güzel traş sabunu ve kremimiz yok. EJ Traş kremi de çok kaliteli çok az bir ferah koku ve yumuşacık traş keyfi var... Arko haricinde bizde neden çeşit yok anlamış değilim. Türkiye'nin erkek nufusu Avrupanın toplam nüfusundan fazla :). Biz neden bu kadar mazlum kaldık. Dünya kadar malzeme, hammadde var. Şöyle güzel el yapımı uygun fiyatlı ve kaliteli bir traş sabunu yapın da bak o zaman nasıl satılıyor bıttım sabunu gibi. Arkadaşlar bu yazıyı bir kimyacı okusa da şu kaliteli ingiliz formüllü traş kremi ve sabunlarının sırrını şurada açıklasa, hammaddelerini kimya toptancısından alır kendim evde yaparım. Taze taze kullanırım. :))

    YanıtlaSil
  28. ARkadaş şeytan hakikaten detayda...

    Süpersin, satır satır okudum.

    Şimdi gidip şu çift taraflı jiletli traş makineleri ve fırça alıcam. Hatta traş kremi...

    YanıtlaSil
  29. kardeş keşke yurtdışından sipariş verilecek yerleri de belirtseydin.
    zira arko traş sabununun kokusunu sevmeyen biri olarak farklı sabunlar keşfetmek isterim.

    YanıtlaSil
  30. Merhaba,

    Erkek arkadaşıma ne tür tıraş bıçağı alsam diye aranırken tam da aradığım cinsten bilgileri blogunuzda buldum. Süpersonik yazı için teşekkürler. Ben de bir sitede ürünleri inceliyordum, şöyle karşılaştırmalı bir liste buldum, buralarda dolaşanların işine yarar diye düşünerek paylaşıyorum. http://www.rasage-classique.com/images/rep_articles/documents-joint/9dc64e7a-8d00-9005-c029-d585071efebb.pdf

    Yukarıdaki yoruma katılıyorum, keşke sipariş verilebilecek birkaç adresi de belirtseydiniz, ya da belki başka bir yazının konusu yaparsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten blogda gezinirken çoktan öyle bir liste yaptığınızı fark ettim. Diğer fark etmeyenler için de burada belirtelim: http://tiraskeyfim.blogspot.fr/search?updated-max=2011-09-04T14:49:00%2B03:00&max-results=7&start=5&by-date=false

      hatta yeniler için set önerileri bile var, böyle hizmet görülmedi.

      Sil
  31. harika bir yazı, tebrik ederim. yorumlarına da kesinlikle katılıyorum. En CİCİ kombinasyon FIRÇA + DOUBLE EDGE + SABUN . Ben sadece usturayı (ve jiletli usturayı da) kullanamayacak olmamdan dolayı CİCİ kategorilerine koymazdım sanırım. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  32. Valla blog'unuzu okuduktan sonra, traş bıçağı almaya karar verdim. Baktım bu tarz bıçakların türkiyede satışı filan yok amazondan sipariş vericektim, sonra gittigidiyordan bi kaç satıcı buldum, ordan edwin jagger sipariş ettim.

    Biraz önce denedim ve gerçekten hiç bu kadar beklemiyodum harika traş ediyor, ben bunu nasıl daha önce keşfetmedim diye hayıflanıp durdum. Bakkaldan alıp durduğumuz tek bıçaklılar adam gibi traş etmiyodu, 3 bıçaklılar ise hem pahalı hem de 3-4 kullanımdan sonra bi işe yaramıyodu. Ama bu tarz traş aletleri ömürlük gerçekten de, alın arkadaşlar kullanacaksanız bu tarz traş aletleri kullanın farkı göreceksiniz. Ara ara traş olmaya berbere giderdim artık berber parasından da kurtuldum :)
    Teşekkürler blog'unuz ve diğer yazılarınız için...

    YanıtlaSil
  33. Arkadaşım,
    Biz erkeklerin en önemli bakım hususuna bu denli geniş bir anlatım bu kadar olur.Emeğinize sağlık güzel çalışma olmuş.Sizin yazınızı okuduktan sonra tıraştan daha bir keyif alır oldum.Şöyle ki ben yıllarca mesleğim(TSK)gereği her gün tıraş olmak zorunda idim.Denemediğim jilet (tatbiki kartuş)kalmadı.Fakat babadan kalma usulu hiç denememiştim.Şunu anladım boşa zaman ve para harcamışım şimdi tüm arkadaşlarıma sizin yazınızı okumalarını tavsiye ediyorum.Bu arada rahmetli babam 70'li yıllarda Türkiye'de jilet çeşidi olmadığı için Almanya'daki arkadaşına Wilkınson ve Diplomat jileti getirtirdi.Ve o zamandan kalan jiletler hala elimde ne kadar değerli olduğunu şimdi anladım.Her şey için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  34. Cümleten selamlar,
    Blog gerçekten çok önemli bilgiler içeriyor ve herşey raconuna uygun yapıldığında traşı bir zaruretten zevke çevirecek püf noktaları var. Traştan önce cildinizi mutlaka kreme veya sabuna hazırlamanız gerekiyor ve bu da en güzel kaynar suyla veya paraya kıyacaksanız traş öncesi ürünü (pre-shave)ile olabilmektedir. Nasıl after shave losyon balsam veya emülsiyonları varsa traş öncesi için de çeşitli aromatik yağlar veya kremler bulunuyor.. Unutmayın, kuru yüze köpük sürülmez, cilt nemli hatta ıslak, ve mümkünse sıcak olmalıdır...

    YanıtlaSil
  35. Harika anlatmissiniz.tebrikler.tesekkurler.

    YanıtlaSil
  36. Bilginize, paylasiminiza ve emeginize çok tesekkurler.

    YanıtlaSil
  37. Teşekkürler, çoğu kişinin bilemeyeceği, farkında olmadığı tıraş hakkında derinlemesine bilgiler, zaten günümüz insanında seçicilik diye bir şey kalmamış gidiyor eline ne gelirse artık onla oluyor tıraşını iyi kötü fark edemiyor bile, mesela ben kartuşlu makinelerle oluyorum çünkü permatikle bile nedense yüzümü doğruyorum, ustura kullanmak isterdim ancak ona alışana kadar yüzümü kan revan içinde bırakacağıma eminim, peki bu kaliteli ekipmanları nerelerde bulabiliriz özellikle piyasası olduğu yerler var mı.

    YanıtlaSil
  38. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  39. çok aydınlatıcı ve kaliteli bir yazı olmuş, parmaklarınıza sağlık.

    YanıtlaSil
  40. Helal sana bilader.Diyecek hiç bir şey yok.Gayet açıklayıcı ve tatminkar olmuş.Nadirende olsa bu memlekette yaptığı işi en iyi şekilde yapan senin gibi insanların varlığı gurur veriyor

    YanıtlaSil
  41. helal olsun ya siteye bak bravo

    YanıtlaSil
  42. Abi eline sağlık çok güzel yazmışsın.Bugün geltir'den araştırdım ve merkur futur + FS pure badger fırça + jilet ve tabiki arko sabun sipariş verdim.

    YanıtlaSil
  43. Lordum elinize sağlik. Okunabilir bir blog yapmissiniz. Daha detayli yazilari bekliyorum. Bu arada çin den bir merkur futur replikasi satin aldim. İnanilmaz kaliteli tiras temin ettim. Fakat tiras olurken çikan o çatirtilar neyin nesi ? Selamlar

    YanıtlaSil
  44. Evet, 40+ yasinda bir kadin olarak, Arif'in golunu ararken(secim sonuclari diye basladim) sabahin ikisinde buraya ulastim. yaziyi zevkle yorumlari dikkatle okudum. Bilgiler icin tesekkur ederim..
    Perde konusunu merak ettim.
    Bir de, yazidan ayri, mini bir yeni baslayana oneri listesi olsa sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, öncelikle teşekkür ederim. Perde konusunu basitçe söyle izah edeyim, her bir köpükleyip, kesme işlemi bir perde oluyor. Örneğin yüzümüğü iki defa köpükleyip tıraş edersek iki perdelik bir tıraş olmuş oluyoruz. Bunun amacı sakalları bir defada dipten kesmek değil, 2 ya da 3 perdede cildi zorlamadan, kazımadan nazik şekilde kısalatarak sonuçta yakın tıraşı olabilecek en konforlu şekilde elde etmiş olmak. Her aradaki yüze köpük sürme işlemi de kalan kıllar için ekstra yumuşatma sağlamış oluyor. Eğer tek perdede yakın tıraş elde etmeye çalışırsak bunun için ya çok agresif bir makine kullanmak, ya da aynı yerden pek çok defa geçmek gerekir, bu da haliyle cildi yorup, tahriş edecektir.

      Sil
  45. Azizim biz tıraş olmuyor muşuz bunu anladım. Eşek tıraşı oluyormuşuz. bunca yıldan sonra bu benim için çok kötü oldu.

    YanıtlaSil
  46. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  47. Nice post thank you Jeffery

    YanıtlaSil